Dış Ticaret Tarafları Derneği (DIŞYÖNDER) Başkanı Dr. Hakan Çınar’dan Gümrük Birliği uyarısı geldi.
Çınar, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nın bir an önce güncellenmesinin Türkiye’nin ticareti için hayati önem taşıdığını söyledi. AB’nin Gümrük Birliği’ni serbest ticaret anlaşması (STA) formatına dönüştürmek istediğini kaydeden Çınar, böyle bir değişikliğin Türkiye için büyük bir dezavantaj oluşturacağına işaret etti.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçen hafta Salzburg’da düzenlenen panelde “AB ile Gümrük Birliği Anlaşması hizmetleri ve tarım işlerini kapsayacak şekilde genişletilmelidir” dediğini hatırlatan Dr. AB ile 27 yıl önce imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye’nin ticareti için hayati önem taşıyor.
“Mevcut haliyle 4 büyük sorunu var”
Hakan Çınar sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü dünyadaki değişimlere ayak uyduramayan antlaşma mevcut haliyle 4 büyük sorunu içeriyor.
Bu sorunların başında AB tarafından imzalanan STA’lar gelmektedir. AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı STA’lar söz konusu ülkelere Türkiye pazarını gümrük vergisiz olarak açarken, eserlerimizin bu ülkelerin pazarlarına ücretsiz giriş imkanı Türkiye’nin ayrı ayrı yapacağı ikili anlaşmalara bırakılıyor.
İşlenmemiş tarım işleri dışındaki karayolu taşıma kotaları ve vize konuları ile teknik konuların ve standartların bir an önce güncellenmesi gerekmektedir. Antlaşmanın işleyişinde yaşanan bu sorunlar çözümlenmediği sürece ticaretimiz olumsuz etkilenecektir.”
“Kararlılığımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız”
Hakan Çınar, Avrupa Komisyonu’nun 2014 yılında Dünya Bankası’na hazırladığı raporda, Gümrük Birliği Anlaşması’nın tarım ve hizmetler sektörünü içerecek şekilde güncellenmesinin en uygun seçenek olarak öne çıktığını hatırlattı.
Çınar, 2016 yılında Komisyon’un kendi uzmanları tarafından yaptırılan ‘etki analizi’ çalışmasında ilk seçenek olarak sözleşmenin modernize edilmesinin gündeme geldiğini belirtti. Ancak AB bu güncellemeyi yaparken Gümrük Birliği’ni STA’ya taşımak istiyor. biçim.
AB’nin bu planı ticaretimiz için büyük riskler içermektedir. Öncelikle AB sürecinden daha da uzaklaşıyoruz. Hammaddede dışa bağımlı olduğumuz için Türkiye’de üretilen işlerin ihracatında menşe sorunu yaşayabiliyoruz.
Ülkemiz aleyhine ticaret dengesini daha da bozan sonuçlarla karşılaşabilir ve ihracatımızın düşmesine yol açabilir. Tarım ve hizmetler bölümünün anlaşmaya dahil edilmesi yönündeki beklentimizden tamamen uzaklaşmak zorunda kalabiliriz. Dolayısıyla bu konulardaki hassasiyetimizi vurgularken Gümrük Birliği’nin ülkemizin beklentileri doğrultusunda güncellenmesi yönündeki kararlılığımızı da açıkça ortaya koymalıyız.”
